Türk Nöroloji Derneği Çocuk ve Ergen Nörolojisi Çalışma Grubu uzmanlarından, aynı zamanda Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda danışman nörolog olarak görev yapan Ayta, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocuklarda başağrısının nedenlerine ilişkin bilgileri paylaştı.
Toplumda az bilinmesine karşın çocuklarda da migren görüldüğünü ve bu oranın tahminlerin üzerinde olduğunu anlatan Ayta, bu konuda Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından daha önce 5 binden fazla çocuğun incelendiği çalışma yürütüldüğünü söyledi.
Doç. Dr. Ayta, çocukluk çağı migreninde aile öyküsünün de önemli risk faktörü olduğunu vurgulayarak, anne-babada migren veya tek başına araba tutma öyküsü varsa çocukta da migren olma ihtimalinin bulunduğunu bildirdi.
Küçük çocuklarda migrenin her zaman ağrı belirtisiyle ortaya çıkmayabileceğini belirten Ayta, “Anne babada migren veya araba tutma öyküsü olan, tekrarlayan kusmalar yaşayan ve reflü gibi hastalıklar açısından incelenip bir şey bulunamayan 1 yaş civarındaki bir bebekte migren de araştırılmalıdır. Çünkü bu bebek, migrenin bir varyantı olan ‘septik kusmalar’ dediğimiz tabloyu yaşıyor olabilir” uyarısını yaptı.
Ayta, yenidoğanların da ağrı yaşayabildiğini anlatarak, “90’lı yılların başında ‘yenidoğanın ağrısı olmaz’ diye düşünülerek, yenidoğan bebeklere her türlü müdahale rahatça yapılırdı. Sonrasında yenidoğanların da ağrı duyduğu fark belirlendi, bu nedenle artık onlara iğne bile yapılırken acı hissetmemesi için lokal anestezik spreyler kullanılıyor. Çünkü yenidoğan döneminde ağrılı deneyime fazla maruz kalan çocukların ileride baş ağrısı deneyimlerinin de daha fazla olduğu yapılan çalışmalarla saptandı” dedi.
Ergenlik çağındaki çocuklarda ise gerilim tipi baş ağrılarının sık görüldüğünü aktaran Ayta, bunun uzun süre bilgisayar başında çalışma, gergin durumlar gibi nedenlerle ortaya çıktığını, çok şiddetli olmayan, genelde boynun arkasından gelen ağrılar şeklinde görüldüğünün altını çizdi.
Ayta, çocuklarda migren tedavisine ilişkin, şu bilgileri paylaştı:
Bazı başağrılarının ciddi durumların habercisi olabileceğine de işaret eden Ayta, şunları kaydetti:
Ayta, ciddi tabloların yanında kan şekeri düşüklüğü, tansiyon, kansızlık gibi durumların da başağrısına yol açtığını, bu nedenle doğru teşhis için yetişkin ve çocukların birçok açıdan, bütüncül değerlendirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.